29 Aralık 2012 Cumartesi

İsmimi biliyorsun, 
hikayemi değil...
Yaptıklarımı duydun 
yaşadıklarımı değil...


Tupac Shakur

22 Aralık 2012 Cumartesi

Sevdiklerinizi incitmeyin..
Çünkü Onları bir gün;
İncitmek için bile bulamayabilirsiniz.
İradene hakim ,vicdanına tutsak ol .. 

Aristoteles 
Umut verip, güven aşılayıpta yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını iki dünyadada veremezsin.. 

Hz.Muhammed (s.a.v)
Ne kadar silersen sil,
Ya yırtılır defterin, ya da izi kalır cümlelerin...
Hepimiz hayatta seçimler yaparız, zor olan onunla yaşamaktır...
Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu...
İnsan bütün bir yıl sustuğunda,
gevezeliği unutur
ama konuşmayı öğrenir...

(Nietzsche)
Herkes ! Bir üçgenin ; İç açıları toplamını bilir de , Kimse bir insanın iç acıları toplamını bilmez ....

 Sunay Akın
Söylenecek sözün çokluğu bazen insanı dilsiz bırakır… Tıkanır kalırsınız. Haklılığın suskunluğu diğer suskunluklara benzemez…

7 Aralık 2012 Cuma


Toprak bir gün aynaya dedi ki ,

“ey ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim sana baksa, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!”

Ayna toprağa şöyle cevap verdi:

...“Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin Bilmiyor musun? Ben bana bakanların bugününü gösteririm Oysa sen, sana bakanların yarınından haber verirsin

Bu cevap, toprağın beğenisine gitse de, tekrar dedi:

“Belli ki içimi rahatlatmak içindir sözlerin Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?”

Ve ayna toprağa acı bir gülümseyişle şunları söyledi:

“Merak etme! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, hep sana döner!”
"dalından düşen yaprak, rüzgarın oyuncağı olurmuş"

27 Kasım 2012 Salı

Kendinizle barışana kadar,sahip olduklarınızla hoşnut olamazsınız...
İnsanlar güçsüz oldukları için ağlamazlar, çok uzun zamandır güçlü oldukları için ağlarlar..

25 Kasım 2012 Pazar

"Bedelini ödemediğiniz hiç bir şeyin ,tadını çıkartamazsınız"

Hayat; tıpkı bir balıkçının dediği gibi RASTGELE
"YANLIŞ TRENE BİNDİYSEN, KORİDORDA TERS YÖNE KOŞMANIN BİR FAYDASI YOK"
Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafir.

"gidene kal, gelene git denmez,zira giden yolunu,gelen yerini belirlemiştir"
Para söz konusu olduğunda herkesin dini aynıdır..

voltaire
Bir başkaydı "sen"li zamanlar..ne sabaha sığardı, ne de akşama..şimdi "ben"li yalnızlıklar; "umut" sessizliğinde can veriyor..

10 Kasım 2012 Cumartesi















ATATÜRK demiş'ki   


  
                                                                                                





 



Benim kuvvetim olduğumu söylüyorlar. Evet bu doğrudur.
Benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim.
Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır.
Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.


Bu ulusu ben değil içimizdeki ruh, damarımızdaki kan kurtarmıştır.
Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları!
Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz...
Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.
Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.
Memleketin ellide biri değil, her tarafı tahrip edilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa,
biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız.
Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim
Ben toprak büyütme meraklısı değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur.
Ancak sözleşmeye dayanan hakkimizin isteyicisiyim. Onu almazsam edemem.
Büyük meclisin kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay"ı alacağım.
Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem milletimin huzuruna çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, Yenilmem.
Yenilirsem bir dakika yaşayamam
Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim.
Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sözü kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamım.
Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda söylemeliyim. Yanlışım varsa, halk beni tekzip eder.
Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim
Benim için ordumuzun kıymetini ifadede ölçü şudur:
Türk ordusunun bir kıtası muadilinin behemehal mağlup eder,
iki mislini durdurur ve tespit eder.
Zafer, zafer benimdir diyebilenin,
muvaffakiyet, muvaffak olacağım diye başlayanın ve muvaffak oldum diyebilenindir.


Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz.
Benim sizden istediğim şey, yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman da, durmadan yürümek,
yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir.
Beni görmek demek ille de yüzümü görmek değildir.
Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız beni görüyorsunuz demektir.
Benimle Konuşmak için Akıllı Olmalısın.. Bana Yetişmek için Hızlı Olmalısın.. Beni Geçmek mi İstiyorsun? Şaka yapıyor olmalısın...

ßeni Tanımakmı İstiyorsun? O Halde İyi Dinle. ßen diye ßaşlayan Cümlelerden Nefret Ederim. Çünkü Kendini anlatan İnsan ßoş İnsandır. ßizi eskiler tanır, Yeniler Örnek Alır. Kimseye ßenzetme. Kimseye ßenzemem. Kimsenin Hakkında Konuşma Yol Veririm. Herkese Adalet Ve Saygıyla Davranırım.Kimsenin Hakkını Yemem. Kimseyi Kimseye Ezdirmem. Daima Güçlünün Değil Haklı Olanın Yanında Olurum. Dost Dersen Orada Ölürüm. Aşk Dersen Sevdiğimin ßir Damla Göz Yaşına Dünyayı Yıkarım. Para Dersen Peşinden Koşmam. Koşanında Yanında Olmam. İşte ßen ßuyum Kimine Göre Kral Kimine Göre Yalanım. Siz Ayık Olun. ßen Adamına Göre Adamım. Zor ßir Yoldur ßenim Yolum İsteyen Karşımda Olur, İsteyen Adam Olup Yanımda Yer ßulur.

4 Kasım 2012 Pazar

Nokta koyduysan bir kere çevirmeyeceksin onu virgüle ne soru kalmalı ne de tek bir soru işareti geriye...
Atatürk'ü sevmek ve anlamak gerçekten zeka isteyen bir iş...
Yanlış zamanda misafir olduysan kalmayı değil kalkmayı bileceksin...
Mutluluk kısacık bir an, o kısacık anda bile içinde acaba ne zaman üzülürüm korkusu...
İnsanlar mutlaka değişir. Genellikle de asla olmayacaklarını söyledikleri şeye dönüşürler. 

Bukowski 
Yanlışı savunup kalabalıkları arkama katmaktansa, doğrumu savunup yalnız kalmayı tercih ederim.
"Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim."" 

BERNARD SHAW
Ya hatalarınla yüzleşir, Yada hatalarınla yüzsüzleşirsin; Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrıdır...

1 Kasım 2012 Perşembe

Aslında İnsan yalan söyleyerek, sadece kendini kandırıyor;çünkü yalan 2 yada 3 değil 1 kişiliktir.Kaybedilen sadece KİŞİLİKTİR...
Bizler hiç bir şey bilmeyenlerin yanında çok bilenler , çok bilenlerin yanında hiç bir şey bilmeyenleriz...
Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir. Ve hiç kimse bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar aptal değildir. 

Aldous Huxley
"Bilinç, korkunç bir lanettir. Düşünürsün, hissedersin, acı çekersin."

Being John Malkovich

21 Ekim 2012 Pazar

Bırakacağın eli hiç tutma, Tutacağın eli ise hiç bırakma... Sahte sevgilere gül olmaktansa, gerçek sevgilere diken ol. 

Mevlana

13 Ekim 2012 Cumartesi

Yarın Öleceğimizi Bilsek Tüm Kırgınlıkları Unuturuz ... Ama Biz Sonsuza kadar Yaşayacakmış Gibi Kırıcı ve Gururluyuz ..
Bir göz bir göze çok şey anlatır ama , Bir SÖZ bir gözü yıllarca AĞLATIR..
SEVGİ

Benden çok senin ihtiyacın olan bir şeyi sana vermişsem; Bu hediyedir. Senden çok benim ihtiyacım olan bir şeyi sana vermişsem; İşte bu sevgidir.
Değerlisin ama değer misin inan bilmiyorum...

9 Ekim 2012 Salı


Cümleler doğrudur sen doğru isen,doğruluk bulunmaz sen eğri isen...


Atılan adımlar,bundan sonra atılması gereken adımların başlangıcıdır..


Kasırgaları atlatırsın da bir meltem sebebin olur, dağılırsın...

6 Ekim 2012 Cumartesi


"Özlemek, ölmek"ten sadece iki harf fazla." 



“Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.”(Cenap Şahabettin)

18 Eylül 2012 Salı

 İçki Kadehi ,


İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar? Bu konuda daha güncel ve romantik bir hikaye var. Biliyorsunuz insanda beş ana duyu var: Dokunma, görme, koklama, tat alma ve işitme. Yemeğe gidilen bir restoranda şarap ısmarlanırsa, garson şarabı getirdikten sonra bardağa bir parmak koyar ve kontrol etmesi için doğrudan erkeğe uzatır. Hiç bir kadının da itiraz etmediği bu durum gerçekten anlaşılmazdır. Çünkü dünyadaki aroma ve tat alma uzmanlarının çoğu kadındır. Neyse biz gelelim restorana... Kadehin soğuk temasıyla dokunma duyusu tatmin edildikten sonra kadeh havalı bir şekilde göz hizasına kadar kaldırılıp şarabın rengine bakılır. Görme duyusu kontrolünden sonra kadeh burun hizasından bir sağa bir sola gezdirilerek koklanır. Minik bir yudum alarak tadını da algıladınız. Zaten şaraptan pek anlamıyorsunuz. Garsonun da mantarını açtığı şarabı kendisi içmezse başka birine verecek hali yok. Mecburen 'mükemmel' diyorsunuz. Ama hala bir duyu kaldı, işitme duyusu. İşte o duyuyu da kadehleri tokuşturup, 'çınnn' sesini duyduktan sonra tatmin ediyoruz. Hikaye gerçekten romantik ama işin aslı biraz değişik. Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip, onu ortadan kaldırmak için zehirli bir içki sunması görülmemiş bir şey değildi. Ev sahibi içkisinin zehirsiz olduğunu ispat etmek için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir miktarını kendi bardağına dökmesine müsaade ederdi. Her iki kişi de içkilerini aynı anda içerek birbirlerine olan güvenlerini gösterirlerdi. Misafir ev sahibine olan güveninin çok fazla olduğunu göstermek için bardaklar havada yan yana geldiğinde, kendi içkisinden onun bardağına bir şey dökmez, bardağını yavaşça onun bardağına vururdu. Duyulan 'çın' sesi gerçek bir güvenin ifadesi idi.
Dünü ya da bugünü değil anı yaşamalısınız.
Çünkü; şimdi olacaksa bir şey, yarına kalmaz.
Yarına kalacaksa eğer, bugün olmaz...!!

Shakespeare
Seni sevdiğimi göreceksin,sevmediğim zaman....
Pablo Neruda





Hiç kimse geriye gidip yeni bir başlangıç yapamaz ama bugün yeni bir son yapıp yeniden başlayabilir..!!!
 
Can Yücel
"Bazen insanları, acılarındaki benzerlik kadar birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur."
 
(Dostoyevski)
Dostlarını daima vefa ile hatırla can. Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen.
 
( Mevlana )
"Ne geçmiş var, ne gelecek. Ne geçmişe bak üzül, nede geleceğe bak tasalan. İçinde bulunduğun anı yaşa; Çünkü o an varsın."
 
 (Hz. Mevlana)
"Ne geçmiş var, ne gelecek. Ne geçmişe bak üzül, nede geleceğe bak tasalan. İçinde bulunduğun anı yaşa; Çünkü o an varsın."
 
 (Hz. Mevlana)
"Ne geçmiş var, ne gelecek. Ne geçmişe bak üzül, nede geleceğe bak tasalan. İçinde bulunduğun anı yaşa; Çünkü o an varsın."
 
 (Hz. Mevlana)
Dostlarını daima vefa ile hatırla can. Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen.
 
( Mevlana )
Hiç kimse geriye gidip yeni bir başlangıç yapamaz ama bugün yeni bir son yapıp yeniden başlayabilir..!!!
 
Can Yücel
"Bazen insanları, acılarındaki benzerlik kadar birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur."
(Dostoyevski)

31 Ağustos 2012 Cuma

"Geride bıraktıkların ileriye gitmeni engelleyecek, unutma; İleri gidebilmen için arkadakileri unutman gerek."




"Benim APTAL oldugumu dusunmene aldirmam ama benimle APTALMISIM gibi konusma" 


Harlan Ellison  1934 Onemli Amerikali elestirsel roman/hikaye ve oyun (sinema,TV vs.) yazarlarindan biridir.

KISKANÇLIK


Hayranlık mağlup olmuş bir kıskançlıktır...!! Yani kıskançlık gıptaya, gıpta hayranlığa yerini verir... Dibinde kin vardır... Gitgide, hayranlığın zaafa uğradığı anlarda bu kin ortaya çıkar...



Peyami Safa

Söylediklerinizi duyurmak için hiç kimseyi kolundan tutmayın. Dinlemeye istekli değillerse, onları tutacağınıza çenenizi tutun.

Bazen de susmak gerekir, duymak için…

16 Ağustos 2012 Perşembe

Eğer bir millet, iktidarda bulunan kişilerin alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet, bir gün vatanını da yitirmeye mahkumdur..! *Niccolo Machlavelli*

12 Ağustos 2012 Pazar

Fedakarlık , ölçülmesi mümkün olmayan vazgeçiştir.
Yetişecek Çocuklarımıza Ve Gençlerimize, Görecekleri Öğretimin Sınırları Ne Olursa Olsun, En Evvel Ve Esaslı Olarak Türkiye"nin İstiklaline, Kendi Benliğine Ve Milli Geleneklerine Düşman Olan Bütün Unsurlarla Mücadele Etmek Lüzumu Öğretilmelidir. Mustafa Kemal ATATÜRK.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o, gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır..! Friedrich Nietzsche
Kimi insan, geçmişle geçememişi birbirine karıştırır. Halbuki, geçen iz bırakır, geçemeyen yara...
Aptal kendini över, akıllı insan ise aptalı...
Bir yerde çok fazla sayıda polis varsa, orada özgürlük yoktur. Bir yerde çok sayıda asker varsa, orada barış yoktur. Bir yerde çok fazla hukukçu varsa, orada adalet yoktur.. (Lyn Yutang)

7 Ağustos 2012 Salı

Savaş yalnız sınırlarda olmaz .Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir.Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi,yenilgi kaderdir.
Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam,zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!....

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Unutma ,

Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; Hem yolunu kaybedersin hem dostunu...



Emanet edene ihanet, ihanet edene emanet etme...


TÜKETİM YAPARKEN ,

YAŞAM SÜRENİZİ GÖZ ÖNÜNE ALMAYI UNUTMAYIN.
KARAR ALIRKEN,

SONSUZ ZAMAN BOYUTUNDA YAŞIYORMUŞ GİBİ KARAR ALMAYIN.
Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen ‘cam’a bakar, özünü görmek isteyen ‘can"a bakar.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Dayanabileceklerin sadece görmediklerindir. Seni zayıf kılanlar, yalnız göz merceğinden beynine ulaşabilenlerdir...


(Madame Bovary - Gustave Flaubert)

Başkalarının söylediğini tekrar etmek eğitim, sorgulamak beyin gerektirir...


""Ne söyleyeyim diye düşünmek, niçin söyledim diye pişman olmaktan çok daha iyidir.""

Birbirinize karşı bu kadar önlem aldığınıza göre...Sizler dürüst insanlar değilsiniz...!!


Voltaire

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Gerçek arkadaşlar tanrının bize vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir.
güçlü bir ateş küçücük bir kıvılcımdan çıkar. dante
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? Hırsızlık; para, malmı çalmaktır? Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için silah, hançer mı olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

CAM KIRIKLARI GİBİDİR BAZEN KELİMELER,AĞZINA DOLAR İNSANIN..SUSSAN;ACITIR..KONUŞSAN; KANATIR..

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Olgunluğun anahtarı sır tutmada saklıdır. Sırrını! Olgun İnsana söylersen seni Aziz eder.Olgun olmayana söylersen rezil eder..!

Geçmişe ait olan ben değilim. Geçmiş bana ait...

Boş yere yanmaz insanin canı; ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalik geçmişten...

Gülüş ,


kişi gülüşüyle terbiyesini, güldüğü şey ile seviyesini gösterir...

Hiç bir dil özlemi taşıyacak kadar güçlü değildir, İnsan bu yüzden özledikce sessizlesir...

Bizde biliyoruz lafı en inceden dokundurup içini acıtmasını.. Lakin kıyılıyoruz ama kıyamıyoruz sevdiklerimize işte.. 

[Hz. Mevlâna]

Karşımızdakinin ,
sadece adımı biliyoruz; hikayesini değil..

Uğrunda fedakarlık yapamadığın sevgiyi boşuna yüreğinde taşıyıpta yük etme...!!

11 Temmuz 2012 Çarşamba


Yalnızdım hep yalnız olmadığıma inandıracak kadar usta yalancılarla beraberdim o kadar...



Giden mi teketmiştir yoksa kalan mı?




İMZA
duruşumuz imzamızdır.




İngiliz komutan Atatürk"e Türkleri aşağılamak için bir yemekte şu sözleri söyler: Biz asil İngilizler şeref, onur ve asil kanımız için savaşırız, siz Türkler ise para ve toprak için savaşırsınız... ATATÜRK ise bunun üzerine güler ve şu sözleri söyler: "EVET HAKLISINIZ KOMUTAN. HER MİLLET KENDİNDE EKSİK OLAN ŞEY İÇİN SAVAŞIR..!



**İNSANLIĞA ZERRE FAYDASI OLMAYAN HİÇ LERİN HİÇ OLMAYANLARI HİÇ MİŞ GİBİ GÖRMESİ KARA MİZAHIN TA KENDİSİDİR***
Ne yaparsan yap, aklın hep seçemediğinde kalır.
Ve olmasını istediğin birşey ancak ondan vazgeçince gerçekleşir.
Bir hayalin varsa peşini bırakmamalısın (onu korumalısın) .
İnsanlar, kendilerinin yapamadıkları şeyleri senin de yapamayacağını söylerler.
Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma; git ve al, o kadar .
Asıl ucuz olan ne biliyor musun?
Beş kuruş vermeden savurduğunuz yargılarınız!

27 Haziran 2012 Çarşamba

*  Buzlanmış yollara niçin tuz dökülüyor?

Kışın çok kar yağışı alan bir bölgede yaşıyorsanız, karayolları görevlilerinin yollardaki buzlanmayı gidermek için tuzu kullandıklarını görmüşsünüzdür. Ancak tuz aynı zamanda dondurma yapımında da kullanılmaktadır. Peki ama tuz, bu iki ters gibi görülen işlevi nasıl becermektedir?
Herkesin sandığının aksine tuz suyun içinde şekerin eridiği gibi erimez. Tuz buzun içine girince onu çözer. Tuz yine kalır ama buz çözüldüğü için artık o su değil, tuzlu sudur ve erime noktası saf sudan daha düşüktür.
Buzlanmış yollara tuz döküldüğü zaman, tuz önce buz ile çözümlenerek bir buzlu su tabakası oluşturur ve bu çözeltinin donma noktası şük olduğundan, sıfırın altındaki sıcaklıklarda bile donmadan kalabilir. Günümüzde ABD'de üretilen tuzun yüzde 45'i yollardaki buzun eritilmesinde kullanılmaktadır.
Bilindiği gibi su, sıcaklığı sıfır dereceye varınca donar. Suya tuz ilavesi ile bu donma sıcaklığı da düşer. Suya yüzde 10 tuz ilavesi donma sıcaklığını -6 dereceye indirir. Yüzde 20 tuz karıştırılmış su ise -16 derecede donar. Ancak yolun veya buzun ısısı -16 dereceden de az ise artık tuzun erimede pek etkisi olmaz, sadece buzun üstünde kalarak tekerleklerin kaymasını azaltabilir.
Dondurma yaparken de karışımın çevresinde çok düşük ısıya ihtiyaç vardır. Dondurma karışımının etrafındaki ısının çok düşük olması, ancak bu düşük ısıda karışımın donmaması gerekir. Burada eklenen tuz karışımın sıfır derecenin altında bile donmadan dondurmanın oluşturulmasını sağlar.
Hatırlarsanız 'Titanic' filminde okyanus suyunun ısısı sıfırın birkaç derece altında olmasına rağmen, deniz suyunun yüzeyi, içindeki tuz nedeni ile hala donmamıştı.
* Niçin trafik lambaları kırmızı, sarı ve yeşildir?


Trafik ışıkları uygulaması, önceleri demiryollarının trenleri kontrol için uyguladığı sinyaller Örnek alınarak başlamıştır. Demiryolları idaresi kırmızı rengi 'dur' sinyali olarak seçmişti. Kırmızı renk kan rengi olduğundan asırlar
boyu tehlikenin, tahribatın ve ölümün simgesi olmuştur. Demiryolları ilk faaliyete geçtiği 1830'lu yıllarda 'ikaz' ışığının rengi yeşil, 'geç' ışığının ise beyazdı.
Bir süre sonra beyaz sinyal problem yaratmaya başladı. Beyaz renkli 'geç' sinyali diğer sokak lambaları ile karıştırılabiliyordu. Ama daha da kötüsü 'dur' işaretlerine konulan kırmızı mercekler yerlerinden düşünce ışık beyazlaşıyor, 'geç' sinyali olarak algılanıyor ve kazalara yol açabiliyordu.
Sonunda demiryolcular kırmızıyı 'dur', yeşili 'geç' sarı rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya başladılar. Bilindiği gibi sarı, renk spektrumu içinde en göz alıcı renktir. Böylece makinist bir sinyalin bulunması gereken yerde beyaz ışığı görürse, bir şeylerin yanlış olduğunu anlıyor ve tedbirini alıyordu.
Karayollarına gelince, yollarda sadece atların ve at arabalarının bulunduğu tarihlerde bile dünyanın büyük şehirlerinde trafik sorundu. İlk trafik lambası otomobillerin ortaya çıkmasından çok önce 1868'de Londra'da kullanıldı. Gazla yakılan ve bir eksen etrafında döndürülebilen kırmızı ve yeşil lambalar bir yıl sonra patlayıp, kendilerini çeviren polisi de yaralayınca bu uygulama ortadan kalktı.
Ama öte yandan otomobillerin ortaya çıkması ve şehirlerde dolaşmaya başlamalarıyla birlikte durum iyice kötüleşti. Çeşitli şehirlerde değişik uygulamalar yapıldı. Demiryollarındaki uygulama örnek alındı ama demiryollarında birbirine paralel iki hat vardı. Bu sistem iki yolun kesiştiği kavşaklarda işe yaramıyordu.
Sonunda günümüzdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambasını, ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett Morgan geliştirdi. 1914'de ilk denemelerine başlayan Morgan 1923'de de patentini aldı. Morgan 1963'de ölümünden az önce patentini 40 bin dolara General Electric firmasına sattı.
Morgan'ın lambaları demiryollarına benzer şekilde bir "T" üzerinde kırmızı ve yeşil iki lambadan ibaretti. Çok geçmeden ikaz anlamında sarı lamba da ilave edildi ve uygulama bütün dünyaya süratle yayıldı.
Aradan geçen yıllara rağmen sarı renk hala 'ikaz' anlamındadır ama günümüz sürücüleri onu 'geç' sinyali olarak algılıyorlar.